Üniversite Tercihi Yapacak Öğrenciler İçin Rehber

Üniversite sınav sürecinin ardından en az sınav kadar önemli olan bir dönem olan üniversite tercihleri başladı. Hangi üniversite ve hangi meslek sorularına cevap arıyoruz ancak uzmanlar önümüzdeki 25 yıl içerisinde bugünkü mesleklerden yüzde 70’inin yok olacağını, yerine yeni mesleklerin geleceğini söylüyor. Belki de tercih döneminde en çok göz önünde bulundurulması gereken gerçeklik bu. Üniversite kontenjanlarında bu yıl ciddi bir azalma yaşandı. Geçen yıl 1 milyon 21 bin 986 olan genel kontenjan sayısı bu yıl 837 bin 884'e düştü. Diplomaların artık kâğıt parçası olmanın ötesine bir işe yaramadığı bir dönemde kontenjan düzenlemesine gidilmesi doğru bir karar diye düşünüyorum.
Tercih dönemlerinde öğrenciler ve aileler tarafından en çok rağbet gören bölümler, genellikle istihdam olanakları, prestij, maaş beklentisi ve toplumdaki algı gibi değişik faktörlere göre şekilleniyor. Tercih süreci öğrencilerin geleceğini doğrudan etkileyen kritik bir adım olduğundan tercih yaparken sadece puan değil, birçok faktör göz önünde bulundurulmalıdır.
Başka bir şehirde öğrenci okutmak aileler için önemli bir maliyet kalemi oluşturuyor. Özel okulların ücretleri de ciddi rakamlara ulaştı. Bu nedenle nitelikli bir üniversite veya bölüm değilse öğrencinin ailesinin yaşadığı şehirde bir üniversite tercih etmesi mali açıdan aileleri rahatlatabilir. Aile ve uzman tavsiyesi bu süreçte çok değerlidir. “El âlem ne der?” kaygısıyla değil, kendi hedef ve isteklerinizle tercih yapmalısınız. Her öğrencinin mutlaka bir B planı olmalıdır. Tercih ettiğiniz bölümler gelmezse ne yapacaksınız? Bir yıl daha hazırlanır mısınız, yoksa farklı bir alana mı yönelirsiniz? B planınız olması sizi psikolojik olarak daha rahat hissettirir. Bu süreçte aşağıdaki hususlar dikkate alınabilir:
Kendini Tanı: Tercih sürecine başlamadan önce öğrenciler şu sorulara dürüstçe cevap vermelidir. Hangi alanlarda başarılıyım? Hangi dersleri severek çalışıyorum? Hangi meslek beni tatmin eder? Hayalimdeki yaşam tarzı ve kariyer nedir?. Bu sorular, sizi yalnızca yüksek puan getiren bölümlere değil, uzun vadede mutlu ve başarılı olacağınız bir alana yönlendirecektir.
Bölüm Seçimi-İlgi Alanı/İş İmkanı: Sadece iş garantisi olan bir bölümü seçmek ya da sadece sevdiğiniz bir alana yönelmek riskli olabilir. Seçeceğiniz bölümün istihdam olanakları nedir? Mezunlar hangi alanlarda çalışabiliyor? Alanın geleceği ve gelişim potansiyeli nasıl? sorularına cevap aramalısınız. Ayrıca bazı bölümlerin kendi içinde farklı uzmanlık alanları barındırdığını unutmayın (örneğin: psikoloji – klinik, endüstri, gelişim vb.).
Üniversiteyi Değerlendirirken Nelere Bakılmalı? Sadece bölüm değil, üniversitenin kendisi de çok önemlidir. Üniversiteler değerlendirilirken; eğitim kalitesi (akademik kadro, araştırma olanakları, dil eğitimi), yurt dışı imkanları (erasmus, çift anadal, staj programları), kampüs hayatı (sosyal kulüpler, spor olanakları, kampüs güvenliği), konum (yaşayacağınız şehir ve yaşam maliyetinin uygunluğu) gibi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Devlet ve vakıf üniversiteleri arasında karşılaştırma yaparken, burs olanaklarını ve öğrenim ücretlerini mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Tercih Listesi Nasıl Oluşturulmalı? Her yıl sınav zorluk seviyesi ve kontenjan değişimleri nedeniyle puanlar değişebilir. Bu yüzden puana değil sıralamanıza odaklanmanız gerekir. ÖSYM’nin ve güvenilir eğitim sitelerinin sunduğu tercih robotları ile geçen yılki sıralamalara bakarak mantıklı tahminler yapabilirsiniz. Tercih listenizi oluştururken aşağıdaki yapıyı izleyebilirsiniz: 1–5 Tercih: Puanınızın biraz üzerinde, “gelirse çok iyi olur” dediğiniz bölümler. 6–10 Tercih: Puanınıza yakın, gelme ihtimali yüksek olanlar. 11-15 Tercih: Puanınızın biraz altında, garantiye almak için yazılabilecek bölümler. Toplam tercih hakkınızı iyi değerlendirmelisiniz ancak “tutmaz zaten” diyerek gelişigüzel tercih yazmaktan kaçınmak gerekir.
Tercih Döneminde Rağbet Gören Bölümler
Tıp Fakültesi: Yüksek maaş, meslek garantisi, toplumda prestijli meslek algısı, kamuda istihdam olanağı (özellikle devlet hastaneleri, aile hekimlikleri) nedeniyle rağbet görüyor. Bu bölümlerde uzun ve zor bir eğitim süreci (6 yıl + ihtisas), yoğun çalışma temposu ve psikolojik yük olduğu unutulmamalı.
Diş Hekimliği: Diş hekimliği kendi kliniğini açma imkânı ve sağlık sektöründe istikrarlı kariyer nedeniyle rağbet görüyor.
Mühendislik Fakülteleri: Bilgisayar Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Makine & İnşaat Mühendisliği rağbet gören alanlar. Özellikle Bilgisayar ve Yazılım Mühendisliği, son yıllarda global iş imkanları ve uzaktan çalışma nedeniyle daha fazla tercih edilen mühendislik dallarındandır.
Hukuk Fakültesi: Avukatlık, hakimlik, savcılık gibi prestijli meslek yolları, serbest çalışma imkanı nedeniyle rağbet görüyor. Mezun sayısının fazla olması, rekabetin yüksek olması, KPSS veya sınavlara hazırlanmak bu alanın dezavantajlarından birkaçı.
Öğretmenlik Bölümleri: Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği, İngilizce Öğretmenliği, Matematik Öğretmenlikleri gibi KPSS ile ataması olan alanlar hala popüler.
Dil Bölümleri: İngilizce, Almanca, Fransızca, Çince gibi bölümler. Yurtdışı imkanı isteyen ya da çevirmenlik hedefi olanlar için popülerdir. Dil bilen mezunlara özel sektörde talep artıyor.
Üniversite tercihlerinde bazı bölümler, istihdam olanaklarının çok sınırlı olması, mezun sayısının fazlalığı, alan dışı işlerde çalışmak zorunda bırakması ya da eğitim kalitesindeki dengesizlikler nedeniyle tercih edilmeden önce çok dikkatli değerlendirilmelidir. Bu bağlamda mezun sayısının çok fazla olduğu, mezunlar arasında yoğun rekabetin olduğu, dil ve iş tecrübesi gerekliklerinin fazla olduğu alanlara (İktisadi ve İdari Bilimler, İletişim ve Sosyal Bilimler Alanları, felsefe ve ataması olmayan öğretmenlik ve bazı mühendislikler gibi alanlar) özel dikkat edilmesi gerekir.
Sonuç olarak asla yazılmamalı diye bir bölüm yoktur ancak her bölüm, doğru kişide, doğru planla anlam kazanır. Bazen “Yazayım da ne olursa olsun” demek yerine, bir yıl daha hazırlanmak daha mantıklı olabilir.
Üniversite Mezunlarının Karşılaştığı Başlıca Sorunlar
Maalesef üniversite mezunu olmak artık tek başına yeterli olmuyor. Hatta mezun olmak bazı sorunları beraberinde de getiriyor. Örneğin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, üniversite mezunları arasında genç işsizlik oranı oldukça yüksek. Her yıl yüzbinlerce mezun verilirken, piyasa bu kadar iş gücünü absorbe edemiyor. Başka bir ifade ile insan kaynağı alanında arz talep dengesi bozulmuş durumda. Sanayi başta olmak üzere birçok sektörde yeni yetişen çırak-kalfa bulunmaz iken, bazı alanlarda da binlerce diplomalı mezun iş arıyor. Bu nedenle mezunlar arasında alan dışı işlerde çalışmak yaygın hale geliyor (örneğin mühendislik mezunu garsonluk yapıyor). Yeni mezunlardan çoğu işveren 2-3 yıl deneyim istiyor. Mezunlar deneyim kazanmak için iş arıyor; işveren deneyimsiz diye işe almıyor. Bu durum özellikle ilk işini bulmak isteyen mezunlar için bir kısır döngü yaratıyor. Türkiye'de üniversite mezunları genel nüfusa kıyasla daha yüksek bir işsizlik oranıyla karşı karşıya. Hem işsizlik açığı hem de mezunlar ile toplam nüfus arasındaki işsizlik oranı Avrupa genelinde büyük farklılıklar gösteriyor.
Özellikle özel sektörde mezun maaşları genellikle asgari ücret düzeyinde ya da biraz üzerinde gerçekleşiyor. Yüksek lisans veya yabancı dil bilinse bile maaşlarda ciddi fark oluşmayabiliyor. Kira, ulaşım, gıda gibi temel ihtiyaçlar karşısında gelir yetersiz kalıyor. Kalifiye mezunlar, Türkiye’deki maaş, iş güvencesi ve yaşam koşullarından memnun olmayıp yurt dışına gitmeye yöneliyor. Bu durum uzun vadede nitelikli insan gücünün ülkede azalmasına neden oluyor. Ayrıca işsizlik ve düşük gelir mezunlar arasında depresyon, motivasyon kaybı, tükenmişlik gibi psikolojik sorunlara neden olabiliyor.
Yukarıdaki değerlendirmeler çerçevesinde tüm öğrenciler ve aileler için hayırlı bir tercih dönemi olmasını diliyorum. Üniversiteyi kazanmış olmak her şeyin sonu olmadığı gibi üniversiteyi kazanamamış olmak da her şeyin sonu değildir. İnsanın hayatta severek yapacağı ve para kazanabileceği çok fazla işler vardır. Bilginin bir tuş uzağında olduğu günümüz dünyasında entelektüel olmak için diploma sahibi olmanız da şart değildir. Unutmayın; sevdiğiniz bir işi yapıyorsanız hayatınız boyunca her gün işe gitmek zorunda kalmazsınız.